Kore sinemasında suç ve gerilim türüne her zaman ayrı bir ilgim olmuştur ama Time to Hunt izlerken anladım ki, bu film yalnızca bir suç hikayesi değil, adrenalin seviyenizi yukarı çeken, nefes aldırmayan bir hayatta kalma savaşı! Peki, neden izlemeli, neden izlememeli? Gelin, birlikte bakalım. Önce konusundan bahsedelim :
Gelecekte Güney Kore tam anlamıyla çökmüş durumda. Ekonomi yerle bir, insanlar hayatta kalma peşinde ve suç oranı tavan yapmış. İşte tam da bu ortamda, kendilerine yeni bir hayat kurmak isteyen üç arkadaş, yasa dışı bir kumarhaneyi soymaya karar veriyor. Planları oldukça basit: Parayı al, kaç, yepyeni bir hayata başla! Ama tabii ki hayat, özellikle de suç dünyası, asla bu kadar kolay değil. Kumarhanenin peşlerine düşürdüğü soğukkanlı bir tetikçi, onları avlamak için harekete geçiyor. İşte burada kaçış başlıyor ve film, tam anlamıyla bir kedi-fare oyununa dönüşüyor.
Bu film = Ünlüler Geçidi! Oyuncu kadrosu öyle bir kurulmuş ki, resmen “fan servis” gibi! Kore dizilerinden tanıdığımız ve bayıldığımız isimler bu filmde buluşmuş.
• Lee Je-hoon (Signal, Move to Heaven) – Ekip lideri Jun-seok rolünde. Bir yandan hayalperest, bir yandan çaresiz. Onun gözünden her şeyi izlemek heyecanlı ama bir noktada “Abi gerçekten plan bu mu?” diye sorgulamadan edemiyorsunuz.
• Ahn Jae-hong (Fight for My Way, Be Melodramatic) – Genellikle komedi rollerinde görmeye alıştığımız bir isim ama burada tam bir “kendi halinde suç ortağı” olarak karşımıza çıkıyor.
• Choi Woo-shik (Parasite, Our Beloved Summer) – Saf, iyi niyetli ama işlerin sarpa sardığı noktada gerçekleri en sert hisseden karakterlerden biri. Zaten Choi Woo-shik’in olduğu yerde duygusal kırılmalar olmadan olmaz!
• Park Jung-min (Deliver Us from Evil, The 8 Show) – Ekip içinde belki de en sıcak kanlı karakterlerden biri ama bu, film boyunca yaşanan gerilimi hafifletmeye yetmiyor.
• Park Hae-soo (Prison Playbook, Squid Game) – İşte filmin asıl bombası! Soğukkanlı tetikçi rolünde, öyle bir psikopatlık sergiliyor ki, adamın her sahnesinde “Koşun çocuklar, KOŞUN!” diye bağırmak istiyorsunuz.
Oyunculuklar gerçekten çok başarılı. Özellikle tetikçi ile ekibin kaçış sahneleri, Mission: Impossible gibi hissettirse de, daha gerçekçi ve çaresiz bir hava taşıyor.
Bol Küfür, Sert Gerilim!
Şimdi, Kore dizileri ve filmleri genelde belirli bir sınırda kalır ama Time to Hunt bu sınırları pek umursamamış gibi. Filmde bolca küfür var, hem de alışık olduğumuzdan çok daha fazla! “Gerçekçilik için mi, yoksa tamamen gerilim hissini artırmak için mi bu kadar kullanılmış?” diye düşündüm ama bir noktadan sonra çok da umursamadım. Çünkü filmin gerilimi o kadar yüksek ki, küfürler sadece ortamın tuzu biberi olmuş. Ancak, Kore yapımlarında bu tarz sert dil kullanımı sizi rahatsız ediyorsa, önceden bilin diye söylüyorum.
Kimler İzlemeli, Kimler Uzak Durmalı?
• Eğer Parasite, The Chaser ya da I Saw the Devil gibi gerilim dozu yüksek Kore yapımlarını seviyorsanız, bayılacaksınız.
• Hayatta kalma, kaçış ve “avcı mı, av mı?” dinamiğini sevenler için biçilmiş kaftan.
• “Ben gerilim severim ama fazla şiddet ve küfürlü diyaloglar beni kasar” diyorsanız, belki biraz temkinli yaklaşmanızda fayda var.
Son Söz: İzlemeye Değer mi?
Eğer sağlam bir aksiyon-gerilim filmi arıyorsanız, Time to Hunt tam size göre! Hikaye çok derin mi? Hayır. Ama temposu yüksek, atmosferi karanlık ve karakterlerin çaresizliği izleyiciye geçiyor. Küfürler biraz fazla olsa da, bu ortamın gerçekçiliğini artırıyor. Film bittiğinde geriye “Şimdi ne izlesem?” boşluğu bırakacak cinsten. Sonuç olarak, Kore sinemasında farklı bir kaçış gerilimi arıyorsanız, şans verebilirsiniz!
0 Yorumlar