When Life Gives You Tangerines | Mandalina kokulu bir hayat hikayesi

 When Life Gives You Tangerines… Adını bile içimde bir yerlere dokunarak anıyorum. Hala bazı sahneleri düşününce gözlerimden istemsiz yaşlar akıyor.. Çünkü bu dizi sadece bir hikaye anlatmıyor, bana göre hayatın en dokunaklı yansıması. Yoksulluk, fedakarlıklar, aşklar, aile bağları, hayaller ve hayal kırıklıkları, acı ve tatlı, eksilmek ve çoğalmak, kayıplar ve kavuşmalar… Hayata dair ne varsa izliyorsunuz. Ve hayat insana ne getirirse getirsin, insanın insana tutunma gerektiğini anlıyorsunuz.

 

Oh Ae Sun… Şair olma hayaliyle büyüyen, ama hayatın yükü altında ezilen bir kadın. Annesini kaybediyor, üvey babası tarafından üniversiteye gideceği konusunda kandırılıyor, evsiz kalıyor. Tam da en yalnız olduğu anda, Yang Gwan Sik’in varlığına sığınıyor. Kendini bildi bileli hayatının hep bir köşesinde yer edinmiş Gwan Sik. Birlikte bir kaçma girişiminde bulunyorlar ama yakalanıyorlar, ama sonunda yine de birbirlerine tutunuyorlar. Çok genç yaşta anne oluyor, kendi hayallerini bir kenara bırakıp çocuklarının hayalleri için yaşamaya başlıyor. Kendi yaşayamadığı ne varsa onlar yaşasın istiyor. Onlar okusun, onlar daha iyi bir hayat sürsün diye elinden gelen her şeyi yapıyor. Evini satıyor, açmayı planladığı dükkandan vazgeçiyor. Çünkü bir anne için fedakarlık, sorgusuz sualsiz bir seçim.

Ve Yang Gwan Sik… Sevginin en saf, en güçlü hali. Ae Sun’a sadece aşık değil, onu her haliyle kabul eden, onun için her şeyi göze alan bir adam. O, sevgisini büyük sözlerle değil, küçük ama derin hareketlerle gösteren biri. Sevgiyi sahiplenmenin, sevdiğin kişiyi her şartta korumanın ne demek olduğunu anlatıyor. Böylesine büyük ve hesapsız bir sevgiyi görmek izlerken hem içimi ısıtan bir huzur hem de derin bir özlem hissettirdi bana.. Sevgi hepimizin hayatında var ama böylesine kendini unutup karşısındakini düşünen, onun mutluluğunu kendi mutluluğunun önüne koyan bir sevgi çok nadir bulunur türden. Gwan Sik, aynı zamanda kızına aşık bir baba.. Bu yönü de insanı çok etkiliyor. Her açıdan gerçekten çok çok güzel bir adam. Ae Sun bir daha bu dünyaya gelsem yine seninle evlenirdim derken çok doğru bir tercih yaptığını vurguluyor.

Ae Sun’un kızı Geum Yeong…  (Iu, Ae sun'ın hem gençliğini hem de kızını canlandırıyor.) Tıpkı annesi gibi, hayatın ona sunduğu sınavlarla büyüyor. Young Beom’u seviyor, ama sevdiği adam annesi ve ilişkisi arasında gerekli sınırları çizememiş,  aşkına sahip çıkamamış biri. Annesi, kızının sevdiği adamın ailesi tarafından aşağılanmasına göz yumuyor. Ve Geum Yeong, annesinin yıllar önce katlandığı acıları tekrar yaşamak istemediğini fark ederek ayrılma kararı alıyor. Babasının, annesine duyduğu sağlam ve sarsılmaz sevgiyi bildiği için, daha azına razı gelmek istemiyor. Ve sonunda, tam da hak ettiği gibi, kendisini gerçekten seven ve sahiplenen biriyle hayatını birleştiriyor.

Bu dizi, hayatın bir özeti. Sevginin ne demek olduğunu, insanın hayatta ne gibi fırtınalarla karşılaşabileceğini ve en önemlisi, kimin yanında durduğunuzun her şeyden daha önemli olduğunu anlatıyor. Ae Sun ve Gwan Sik’in hikayesine hayran kalmamak imkansız. Çünkü herkes sevebilir ama herkes böyle sevemez. Ve herkes bir aile kurabilir ama herkes onlarınki kadar güçlü bir bağ kuramaz. 

İzlerken kalbinizde yer edinecek nice sahneler olacak. Durdurup gözyaşlarınızın dinmesini bekleyeceksiniz... Kendi hayatınızdaki yaralara dokunacak belki yer yer.. Belki o yaraları saracak belki de daha da kanatacak.. Ama ne olursa olsun bittiğinde içinizde buruk bir umut ve hüznün er yada geç huzura kavuşmasının tadı kalacak.. Benim defalarca izleyebileceğim bir iş When Life Gives You Tangerines. Her dakikası çok güzeldi, tüm oyuncular, Iu'nun dizi boyunca anlatıcı rolünü üstlenmesi, nice replikler ve ost leri... Her şey kusursuzdu... 

Slice of Life türü sevenler bu dizinin favoriniz olacağına eminim! Dizinin ilk bölümlerini izlerken 2025'in en iyi dizisi demiştim. Bitti yine aynısını söylüyorum. Bunun üstüne bi dizi geleceğini düşünmüyorum bu yıl, en azından benim için!