Bazı hikayeler vardır, izlerken ruhunuzu bir dalga gibi sarar, kalbinizi usulca sıkar ve sizi hem hüzne hem de umuda boğar. Our Movie tam da böyle bir hikaye... Gece bir örtü gibi kaplamışken gökyüzünü; oturup dizinin finali olan 12.bölümü izledim… En başından beri kalbimi acıtacağını bile bile hem de… Bitti ve geriye kalan, değişik bir kalp ağrısı. Yitip giden insanların, geride kalan hayatlara ve kalplere dokunuşları, bıraktıkları imza misali hatıralar, dudaklarda nice buruk gülümsemeler… Bu yüzden Lee Je Ha’nın ve Lee Da Eum’un hikayesi, sadece bir aşk hikayesi değil; aynı zamanda hayatın kırılganlığına, hayallere ve anı yaşama tutkusuna dair derin bir tefekkür.
Bu diziyi izleyip de ölümü düşünmeyen var mıdır? Our Movie, aşkı anlatırken, aynı zamanda hayatın geçiciliğini ve her anın kıymetini fısıldıyor. Lee Daeum sadece kalan vaktini biliyordu. Diğerlerinden farkı buydu.. Yoksa hepimiz bir gün öleceğiz. Ölüm bizden çok uzaklardaymış gibi yaşıyoruz sadece. Ahhh ahh...1
Dizinin konusundan bahsetmek gerekirse :
Lee Je Ha, beş yıl boyunca sessizliğe gömülmüş, içindeki ateşi yeniden alevlendirmek için bir çıkış yolu arıyan bir yönetmen. Babasının yıllar önce çok başarılı olan filmi Beyaz Aşk'ın uyarlamasını çekme teklifini kabul ediyor ve hayatın en acımasız gerçeğiyle yüzleşen genç oyuncu adayı Lee Da Eum ile yolları kesişiyor. Nadir ve tedavisi olmayan bir hastalığa yakalanmış olan Da Eum, sayılı günlerine rağmen hayata tutkuyla sarılan, hastanede bile etrafına neşe saçan bir ruh. Kalan vaktini tutkusu olan, hep istediği şeyi yapmakla geçirmek istiyor ve yapıyor da. Bir filmde başrol karakteri oynuyor. Sevmeye layık bir adam buluyor. Sevilmeyi tadıyor. Herkesin kalbinde enerjisi, güzelliği ve gülümsemesiyle mutlak bir iz bırakıyor. Lee Jeha’ın hayatına bir bahar gibi sızıyor. Onun hayata ve çevresindekilere karşı ördüğü duvarları tek tek ve sessizce yıkıyor Onu aşka inandırıyor, içindeki üşümüş çocuğu sarıp sarmalıyor, sıcacık bir adam yapıyor.
Diziyi nasıl anlatsam bilmiyorum ki.. Böyle ağır ağır işleyen ama her anı fevkalade keyif veren işler vardır ya.. Öyle bir iş bu.. Yumuşak renk paletleriyle çizilmiş sonsuz bir okyanusa yansıyan güneşin batışı gibi.. İnsanın içine işleyen sinematografik anlatım, hüzünlü ve umut dolu hissettiren müziklerle de birleşince insanın ruhunda bir yerlere dokunuyor.
Oyunculuklara diyecek söz yok. Namkoong Min’in derin performansı, Je Ha’nın içsel çatışmalarını öyle bir yansıtıyor ki, onun her kararsız anında kendinizi buluyorsunuz. Jeon Yeo Been ise Da Eum’un hem kırılgan hem de güçlü ruhunu öyle içten canlandırıyor ki, onun her tebessümünde hayata yeniden sarılmak istiyorsunuz.
Dizinin finalindeki son replik çok derindi... :
'“Tam sonun geldiğini düşündüğünüz anda, işte hayat o zaman başlar…”
P.s..1 : Ben peçetelerimi hazırlamış hönkürerek ağlamalık sarsıcı bir final beklerken sessiz sessiz ağlarken buldum kendimi.. Başta bu durumdan hoşnut olmasam da üzerine biraz düşününce dizinin atmosferine çok uygun bir final yapıldığına kadar verdim... Bu dizi melankoli seven herkesin kalbinde taht kuracak, unutulmayacak dram dizileri listelerinde yerini alacak... Öyle kesin konuşuyorum.😂
P.s.2: Finalde Kang Hoon.'u kısa da olsa görmek beni çok sevindirdi..😍
0 Yorumlar