Sevgili Güzel Şeyler,
Neredesin?
Kaç sokaktan döndün, kaç kapıyı çaldın da bana gelmeden vazgeçtin bilmiyorum. Belki de hiç yola çıkmadın. Belki de ben seni yanlış yerlerde aradım. Belki de bir kez geldin, ben fark edemedim… Bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey var: Çok yoruldum.
Yıllardır seni bekliyorum. Elimden geleni yaptım. Gittim, geldim, çabaladım, sabrettim, sustum, dua ettim. Ne kadar içimden taşsa da kelimeler, çoğu zaman kendime bile söylemedim seni ne kadar özlediğimi. Hep dedim ki, “Bir gün gelir. Elbet bir gün karşılaşırız.” Ama o “bir gün”, nedense hiç bugün olmadı.
Bazen ağzımdan umutsuz cümleler dökülürken, kalbim hala seni hayal ediyor. Ne kadar tuhaf değil mi? “Bitti artık, yapamıyorum” derken bile içimden hala “belki bir gün” geçiyor. Sanki içimin derin bir yerinde hala ışık sızdıran bir nokta var ve o nokta sensin.
Senin çat kapı gelmeni istiyorum. Ne büyük planlar kurarak, ne büyük gürültülerle değil… Sessizce, ama kesin bir şekilde. Öyle bir anda gel ki, geldiğinde anında anlayayım “işte bu” diyeyim.
Artık yoruldum. Her şeyin yoluna girmesi için kendimle savaşmaktan, kaderle pazarlık yapmaktan, sabırla övülmekten… Gerçekten yoruldum. Ama hala seni çağıracak kadar içimde bir şey yaşıyor. Bu bir mucize mi bilmiyorum, ama hala seni istiyorum.
Ne olur, bir gün gel. Ya da eğer gelmeyeceksen, bana bunu sessizce anlat. Beklemeyeyim daha fazla. Beklemek, bazen kaybetmekten daha ağır.
Özlemle,
Seni hala içinden geçiren biri.
0 Yorumlar