Barış Bıçakçı, benim gözümde, parmak izi misali kendine has üslubuyla günümüz yazarlarının birçoğundan kendini ayırabilenlerden. Süslü ve ağdalı dilden uzak ; sade cümlelerle büyük hisler yaratabilen biri. Okuduğum üçüncü romanıydı Bizim Büyük Çaresizliğimiz. Hiç sıkılmadan severek okudum. Kitapta adı geçen müzikleri açıp dinledim; filmleri daha sonra izlemek üzere not ettim. Çünkü neden yapmayayım?? Bir kitapla kurulabilecek en güzel bağlardan biri bu.
Geçelim kitabın konusuna. Kısaca özetleyecek olursak; Ender ve Çetin adında çocukluk arkadaşı olan otuzlu yaşlarında iki karakterimiz var. Bu abilerimiz oldukça sıkı dostlar, hatta biraz fazla sıkı dostlar.. Uzun yıllar ayrı kaldıktan sonra Ankara'daki bir evde birlikte yaşamaya başlıyorlar. Hayatlarına taze üniversiteli, körpecik, güzelcik Nihal kızımızın girmesiyle birtakım olaylar cereyan ediyor. Nihal dostluk dinamiklerini ve bireysel hislerini altüst ediyor.
Ender, geçmişteki olayları kendi gözünden yer yer bazı itiraflarda bulunarak Çetin’e yazarak anlatıyor.. Çıkara dayalı ikili ilişkilerin moda olduğu bu çağda Çetin’i karakter olarak bu kadar iyi tanıması, her kavgalarına rağmen dostluklarının hiçbir zarar görmüş olmaması çok ama çok etkileyici..
0 Yorumlar