Hiçlik






Uzun zamandır okuduğum bir cümlenin içinde yaşıyordum. “İnsan nasıl olur da kendi hikayesinin hiçbir şeyi olur?” 

Şimdilerde hikayemin başrolü olmaya çabalıyorum. Sanırım.

En azından bir şeyler yapmaya başladım denilebilir.

Duygusal açlığımı bastırdım.

Daha sağlıklı besleniyorum, spor yapıyorum.

Aynalara küsmüştüm mesela…

Gördüğüm surete hiçbir zaman dikkatli bakamadım.

Sanki yolda yürürken yanımdan gelip geçen herhangi bir insan gibiydi.

Öylesine yabancı.


Fotoğraf çekilmeyi unuttum uzun zamandır.

En son ne zaman makyaj yaptım hatırlamıyorum.

Tırnaklarım ne zaman uzundu, ellerim en son ne zaman güzel görünüyordu bilmiyorum.

Kendimi farkında olmadan yediğim tırnaklarımın, kopardığım etlerin eksikliğiyle hatırlıyorum artık.

İnsan ellerinden nefret eder mi?

Ben bazen ediyorum. Ellerime bile bakmak istemiyorum.


Bir gece, ansızın içime dolup taşan bir sıkıntıyla, toplu haldeki saçlarıma gelişi güzel makası vurdum.

Ağlayarak kestim saçlarımı. Kestikçe kestim.

Belime kadar uzanan saçlarım artık omuzlarıma zorla değer hale geldi.

Aylar geçti. Uzamıyorlar.

Sanki onlar da küstü bana. Hayat gibi…


Sonra fark ettim ki hiçbir şeye tahammülüm kalmamış.

Savaşlar, açlık, fırsat eşitsizlikleri, kadın cinayetleri…

Bir türlü uzamayan saçlarım, ağzına kadar dolmuş küllükler, günlerce masanın üstünde unutulmuş kahve bardakları,

Kaldırımda yavaş yürüyen insanlar,

Üstüne titrediğim halde solan çiçeklerim…

Ve sırf tuttu diye boku çıkan diziler.

Daha sayabileceğim yüzlerce şey var.


Sanırım hayatımın bu kadar boş oluşu beni derinden yaralıyor.

Herkesin en az bir kez böyle hissettiği bir an olmuş mudur?


Şimdi ölsem bu dünyada hiçbir izim kalmayacak gibi geliyor.

Üç-beş gün sonra unutulurum.

Bu düşünce karabasan gibi bastı yüreğime.


Osamu Dazai, Pandora’nın Kutusu’nda diyor ki:

“İnsan ölümle tamamlanır.”

Yaşarken hiçbirimiz tamamlanmış sayılmayız.

Böcekler ve kuşlar hareketlerini sürdürdükçe mükemmeldirler.

Öldüklerinde cesetten ibaret olurlar.

Tamamlanmış ya da tamamlanmamış bi şekilde sonunda hiçliğe dönerler.


Oysa biz insanlar, tam aksine, en “insan” halimize öldüğümüzde ulaşırmışız.

Belki de her şeyin sebebi budur.

Farkında olan herkes, yaşarken tamam olamayışının huzursuzluğunu yaşıyordur benim gibi.

20.06.25

02.52 



🌸Bu yazı bir “an”dan ibaret. Bu hisler geçip gitmeyebilir ama hafifleyebilir.. Okuyan her yorgun kalbe sarılıyorum..

m.



Yorum Gönder

0 Yorumlar

Son Yayınlanan

Our Unwritten Seoul | Kalbimin En Sessiz Köşelerine Dokunan Bir Hikaye